EFSANE 1:
Burası Gelin Kaya adiyla bilinen bir koy. Girintili çikintili olan bu koyun denizle çakil taslarinin birlestigi noktasinda enteresan bir kaya var. Oldukça degisik bir görünüme sahip bu kayanin herhangi bir hikâyesi olmamasina ragmen burada yasayan halk, bu kaya için kendilerince bir hikâye üretmis; bu hikâyeye göre, çok eski zamanlarda, sirtindaki çocuguyla beraber askerlerden kaçan bir kadin, kurtulamayacagini anlayinca kendisini kurtarmasi için Tanri’ya yalvarmaya baslar. Ve bir süre sonra artik kaçamayacagini anlayan kadin, oldugu yerde dona kalir ve tas haline dönüsür.
EFSANE 2:
Rivayet odur ki; uzun zamanlar önce Urla’da ayni mahallede yasayan genç güzel bir kizla yakisikli bir oglan birbirlerine sevdalanmis.durumu ailelerine açiklayip evlenmek istemisler ama nedense her iki ailede bu sevgiye karsi çikmis ve hatta görüsmelerini dahi yasaklamis.Tabi bu durum gençler için bardagi tasiran son damla olmus ve kaçmaya karar vermisler.Ilk birkaç günü bir arkadasinin bag evinde saklanarak geçirmisler yerlesmeyi düsündükleri yer Izmir oldugu için oglan arkadasinin bir teknesini ayarlamis.Sabah olunca birlikte hizlica yola koyulmuslar,teknenin sakli oldugu deniz kiyisina dogru.Ama hemen arkalarindan ailelerinin geldigini görünce oglan demirli tekneye çikartmak için kizi sirtina almis ve ne olduysa o zaman olmus.kaçan çocuklarina yetisemeyeceklerini anlayan aileleri arkalarindan ‘Tas olun insallah’ diye beddua etmis ve rivayete göre her ikisi de sahilin kiyisinda tas oluvermis.
Iste Gelinkaya’nin efsanesi, bugün Gelinkaya diye anilan bu yere belkide gelin olamamis o kiza, telli duvakli gelinliklerini göstermek için gelinlerin geldigi görülür.